29 Aralık 2009 Salı

Çamaşır Suyu'nun Kullanımındaki Tehlikeler...


Çamaşır suyu, bir maddeyi beyazlatmak veya ağartmak, onun rengini çıkarmaya veya açmaya yarayan kimyasal bir maddedir. Çamaşır suyu, yükseltgenme yoluyla bu etkileri
yapar. Kimyasal adı Sodyum Hipoklorit(NaClO)'tir.Temizlik ve hijyende kullanılır.
Bazı beyazlatıcılar(ağartıcılar) hidrojen peroksit(H2O2), sodyum hipoklorit(NaClO) ve sodyum perborat monohidrat(NaBO3.H2O) gibi bileşiklerdir.
Günlük yaşantımızda en çok kullandığımnız çamaşır suyu 2'ye ayrılır.
Klorlu çamaşır suyu
Oksijenli çamaşır suyu
Çamaşır suyunda NaClO oranı %5 civarındadır. Sanayi'de bu oran fazladır. Daha aktif klor içeren çamaşır suları dayanıksız kimyasallardır. Dolayısıyla sıcaklıkla,metal iyonları ile ve ışık gibi etkenlerle çabuk bozunduğu için son kullanma tarihine dikkat edilmelidir. Çamaşır sularının tamamı oksitleyici değildir. Oksitleyici çamaşır suları hücre zarlarına ve hücre proteinlerine etki ederek proteinleri parçalar.
Çamaşır suyunun amonyaklı temizleyicilerle kullanılması zehirli klor gazı çıkışına neden olur. Sodyum hipoklorit içeren çamaşır suları asla kireç çözücü ve tuz ruhu gibi asitlerle kullanılmamalıdır. Aksi halde ölüme varacak zehirlenmelere sebep olabilir. Kapalı yerde uzun süre solunmamalıdır. Çünkü açığa çıkan organik maddelerle kanserojen madde oluşturur. Klor gazı solunum yollarını da tahriş eder ve deriyi yakar. Çamaşır suyu çıplak elle kullanılmamalıdır. Göz ve deri ile temsında bol su ile yıkanmalıdır.
Çocukların ulaşamayacağı yerlerde saklanmalıdır.

Sabun ve Deterjan Kiri Nasıl Temizler?














Kirler genellikle, yağ ve benzeri apolar organik maddeleri içerirler. Su ise polardır. Kimya da temel bir kural vardır. "Benzer, benzeri çözer" Yani polar moleküller polar çözücülerde, apolar moleküller apolar çözücülerde çözünürler. Bu nedenle kirleri çıkarabilmek için sadece su yetmemektedir. Sabun ve deterjan gibi yapısında hem polar, hem de apolar kısım olan organik maddelerin kullanılması gerekir. Sabun ve deterjanda hidrofil kısım(suyu seven, suda çözünen, baş kısım) ve hidrofob kısım(suyu sevmeyen,suda çözünmeyen, kuyruk kısım)bulunur. Yağ molekülleri apolar yapıda olduğu için sabun veya deterjanın hidrofob grubu tarafından sarılır, kire tutunur ve kiri çözer. Hidrofil grubu ise suda çözünür. Dolayısıyla suda çözünen hidrofil kısmın suyla hareketiyle Hidrofob kısımda hareket edeceği için, hidrofob kısmın tutunduğu yağ lekesini de sökmüş götürmüş olur.
Sabun
Sodyum Stearat
CH3CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2---COONa
Hidrofil(baş) kısım: COONa
Hidrofob(kuyruk) kısım: CH3CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2
Deterjan
Sodyum Lauril Sülfat
CH3CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2-----O-SO3Na
Hidrofil(baş) kısım: O-SO3Na
Hidrofob(kuyruk) kısım: CH3CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2CH2

25 Aralık 2009 Cuma

Mantıklı Sorular...



1)Elinizi kaldırmadan, dokunduğunuz noktaya bir daha uğramadan ve çizdiğiniz çizginin üzerinden bir daha geçmeden dört düz çizgi çizerek, yukarıdaki dokuz noktanın üzerinden geçebilir misiniz?
2)Aynı büyüklükte 8 bilyeden bir tanesi biraz daha ağırdır. Eşit kollu terazi ile iki tartımda ağır olan bilyeyi bulabilir misiniz?
3)2, 3, 4 ve 5 rakamlarını birer kere kullanarak dört işlemle 28 elde edebilir misiniz?
4)Dört tane 7 ve bir tane 1 kullanarak dört işlemle 100 elde edebilir misiniz?
5)30 metrelik bir kuyunun dibindeki bir kurbağa her gün 3 metre çıkıyor 2 metre iniyor. Buna göre kaçıncı gün kuyudan çıkmış olur?
6)Bir öğrenci yolda yürürken yol ikiye ayrılıyor. Hangi yoldan gideceğini bilmiyor. Yol ayrımında iki adam var. Bunlardan birisi hep yalan diğeri ise hep doğru söylüyor. Ancak öğrenci hangisinin doğru,hangisinin yalan söylediğini bilmiyor.
Öğrencinin 1 soru sorma hakkı var. Adamlardan birisine veya ikisine birden,hangi soruyu sormalı ki doğru yolu bulup gitsin?
7)
2 +3 = 10
7 +2 = 63
6 +5 = 66
8 +4 = 96
9 +7 =?? Soru işareti yerine hangi sayı gelmelidir?

Albert Einstein... E = m.c2


Bu denklem şunu anlatır. Bir kütle ışık hızının karesi kadar hıza ulaştırılırsa o kütle enerjiye dönüşür. Peki ışık hızı ne kadardır? 300000 km/s. Işık hızına ulaşılmış mı şu zamana kadar? Hayır. Sesi aşan jetler var piyasada. Işık hızının karesi ise 90000000000 km/s. Eğer bir kütle bu kadar hıza ulaştırılabilirse bu kütle enerjiye, dolayısıyla ışığa dönüşür. Albert Einstein bunu teorik olarak ispat etmiştir.

22 Aralık 2009 Salı

Karışım Nedir? Kaça Ayrılır? Karışımları Ayırma Yöntemleri...

























Karışım: İki ya da daha fazla maddenin kimyasal özellklerini kaybetmeden biraya gelmesiyle oluşur. Karışımı oluşturan maddelerin her birine bileşen adı verilir.
Karışımların Özellikleri
Karışımı oluşturan maddeler her oranda karışırabilirler.
Karışımı oluşturan maddeler kendi özelliklerini kaybetmezler.
Erime kaynama noktaları değişkenlik gösteririr. Sabit değildir.
Fiziksel yöntemlerle bileşenlerine ayrılabilir.
Belirli bir formülleri yoktur.
Karışımların oluşması ya da ayrılmasında bileşiklere göre daha az enerji değişimi olur.

Karışımlar Homojen ve Heterojen Karışımlar olmak üzere 2'ye ayrılır.
Homojen Karışım:Karışımda bileşenler her yere eşit şekilde dağılmış ise bu tür karışımlara denir. Homojen karışımlarda karışım, tek madde olarak görülür. Homojen karışımlara Çözelti adı da verilir. Tuzlu su, alaşımlar, şekerli su, alkol-su karışımı, gazoz ve hava örnek olarak gösteribilir. Katı-katı homojen karışımlara Alaşım adı verilir. Çelik(%60 bakır, %40 çinko), bronz(%80 bakır,%15 kalay,%5çinko), pirinç(%60 bakır, %40 çinko) alaşımlara örnek olarak gösterilebilir.
Heterojen Karışım:Bileşenler karışımın her yerine eşit olarak dağılmadıysa, yani karışıma baktığınızda birden fazla madde görüyorsanız, bu tür karışımlara Heterojen Karışım denir. Sis, duman, meyve saltası, köpük, ayran,süt ve kan örnek olarak verilebilir.
Heterojen Karışımlar süspansiyon, emülsiyon, aerosol ve kolloit olmak üzere 4'e ayrılır.
Süspansiyon: Bir katının sıvı içerisinde dağılmasıyla oluşan heterojen karışımlara denir. Çamurlu su, ayran, kum-su karışımı örnek verilebilir.
Emülsiyon: Bir sıvının sıvı içinde heterojen bir şekilde dağılmasıyla oluşan heterojen karışımlara denir.
Zeytinyağ-su karışımı, mayonez örnek verilebilir.
Aerosol: Bir sıvının veya bir katının gaz içerisinde daılmasıyla oluşan heterojen karışımlardır. İkiye ayrılır.
Katı Aerosol: Katının gaz içerisinde heterojen dağılmasıyla oluşur. Örnek: duman
Sıvı Aerosol: Sıvının gaz içerisinde heterojen dağılmasıyla oluşur. Örnek: Sis
Kolloit: Bir maddenin sıvı içerisinde asılı kalmasıyla oluşan heterojen karışımlardır. Süt bir kolloittir. Süt homojen gibi görülse de, mikroskopla bakıldığında sütün içerisindeki asılı yağ tanecikeleri görülebilir.
Katı-katı homojen karışımlara Alaşımlar
Katı-katı heterojen karışımlara kum-çimento karışımı
Katı-sıvı homojen karışımlara şekerli su, tuzlu su
Katı-sıvı heterojen karışımlara kum-su karışımı
Sıvı-sıvı homojen karışımlara alkol-su karışımı
Sıvı-sıvı heterojen karışımlara zeytinyağ-su karışımı
Sıvı-gaz homojen karışımlara gazoz(gazlı içecekler)
Sıvı-gaz heterojen karışımlara sis
Gaz-gaz homojen karışımlara hava örnek olarak verilebilir.
Karışımları Ayırma Yöntemleri
Tanecik Boyutu Farkından Yararlanarak Ayırma
Ayıklama: İş gücünün ucuz olduğu yerlerde taneli besinlerden istenmeyen maddeleri ayırmada kullanılır. Örneğin fasülye, nohut tanelerinden taşları ayırma. Ayrıca bu işi yapan makineler olduğu gibi renge göre ayıklayabilen makinelerde mevcuttur.
Eleme:Katı-katı heterojen karışımlarını ayırmada yapılan işlemdir. Eleme işleminde kullanılan araçlara elek denir.Tanecik boyutuna göre farklı gözeneklerde elekler var. Kumdan istenmeyen maddeleriayırmak için, unu elemek için, makarnayı suyundan ayırmak için(kevgir) kullanılan elekleri örnek gösterebiliriz.
Süzme:Katı-sıvı heterojen karışımlarını ayırmak için süzme yöntemi kullanılır.Bu amaca göre gözenekleri farklı büyüklükte süzgeçler kullanılır. Süzmeyi gerçekleştirmek için, kullanılan süzme aracının gözenek büyüklüğü süzülecek maddenin taneciklerine uygun olmalıdır. Çayı posasından ayırmak için, çamurlu sudan çamuru ayırmak için kullanılır. Süzme işlemi, katı-gaz karışımlarını ayırmak için de kullanılır. Örneğin kirli bacadaki toz ve dumanı hava filtreleri ile ayırmak mümkündür. Otomobillerdeki hava filtresi bu işe yarar.
Diyaliz: Sıvı-katı heterojen karışımlarda süzgeç kağıdından geçebilecek kadar küçükse süzme ile ayrılamayacağı için santrifüjleme yapılır. Santrifüjleme, merkezcil kuvveti yardımıyla, süzgeçtene geçebilecek büyüklükteki taneciklerin çöktürülmesidir. Santrifijleme ile sonuç alınamayan kolloidal maddeler için diyaliz yöntemi kullanılır. Diyaliz, kolloit karışımların gözenekli zarlardan geçebilmesi temeline dayanan çözümleme ve ayırma yöntemidir. Çözücünün molekülleri ve çözünenin molekül ya da yonları yarı geçirgen bir zardan geçer fakat daha büyük kolloit tanecikler geçemez. Böbrek de diyaliz yöntemiyle çalışarak kolloit bir karışım olan kanı diyalizler. Bazı durumlarda böbrek diyaliz görevini yapamaz ki bu durumda diyaliz makineleri bönreğin dışında diyaliz görevini yapar.
Yoğunluk Farkından Yararlanılarak Ayırma Yöntemleri
Çöktürme:İki çözelti birbirine karıştırıldığında, iyonların birbiriyle tepkime vererk suda çözünmeyen katı oluşturmasına "çökme", oluşan katıya ise "çökelek", yapılan işleme ise "çöktürme" denir. Sanayi de sık kullanılan bir yöntemdr. Örneğin suyun arıtılmasında, içme suyundan demirin uzaklaştırılmasında, atık sularda fosfatların uzaklaştılırmasında sıklıkla kullanılır. Büyük taneciklerin çöktürülmesi laboratuvarda beher içerisinde, küçük taneciklerin uzaklaştırılması ise santrifüj tüplerinde yapılır.
Aktarma(Dekantasyon): Çöktürme işlemi sırasında, çökelek oluştuktan sonra üstte kalan sıvıyı başka bir kaba aktarma işlemine denir. Bu işlemde çökeleğin ağır,iri taneli ve kristal yapıda olması gerekir. Sanayi'de şarap, aktarma ile potasyum bitartarat kristallerinden ayrılır. Zeytin yağı üretiminde, zeytinler ezilip parçalanarakyağı çıkarılır. Elde edilen yağda istenmeyen zeytin posaları aktarma ile ayrılır.
Yüzdürme(Flotasyon):Sudan hafif askıda olan katı taneciklerin su yüzeyine yükseltilerek uzaklaştırılmasıdır. Yüzdürme, üretilecek cevherin su sevme(hidrofil) ve su sevmeme(hidrofob) özelliklerini kullanarak ve sıvı içerisinde kabarcık oluşturarak suda yüzmesi veya batması ile diğer malzemelerden ayrılmasını sağlayan bir zenginleştirme yöntemidir. Genelde sülfürlü cevherlerin ayrıştırılmasında kullanılır. Ayrıca bakır, kurşun ve çinko cevherlerinin ayrıştırılmasında da kullanılır.
Çözünürlük Farkından Yararlanılarak Ayırma Yöntemi
Çözünürlük maddeler için ayırt edici bir özelliktir. Çözünürlük, belirli bir sıcaklıkta bir çözücüde çözünebilen maksimum madde miktarısır. Bazı maddeler bazı çözücülerde çok çözünürken bazı maddeler az çözünür, bazı maddeler ise hiç çözünmez.Tuzlu peyniri tuzundan ayırmak için ılık suyun içerisinde bekletiriz. Böylece tuz suda kalırken peynirden ayrılmış olur. Kum-tuz karışımını birbirinden ayırmak için tuzun suda çözünmesinden yararlanılır. Kum ise suda çözünmez. Suda çözünen tuz ve kum süzgeç kağıdından geçirilerek kumdan ayrılır. tuzlu su ise süzgeç kağıdından geçecektir. Başak bir örnekte açıklarsak şeker-tuz karışımını ayırmak için su kullanamayız. Çünkü şeker ve tuzun sudaki çözünürlükleri birbirine çok yakın ve ikiside suda çözünür.(20 derecede Çtuz:36g./100ml. su; Çşeker:30g./100 ml. sudur.)Şeker-tuz karışımını ayırmak için etil alkol kullanmalıyız. Çünkü şeker etil alkolde çözünürken tuz çözünmeyecektir. Daha sonra karışım süzgeç kağıdından geçirilerek tuzun ayrılması sağlanır.
Kristallendirme: Katılarını çözünürlüğü genellikle sıcaklık arttıkça artar. Sıcaklık arttıkça çözünürlüğü azalan çok az katı vardır.Örneğin sodyum sülfat. Domuş bi çözelti oluşturulup bir süre ısıtıldıktan sonra soğumaya bırakılırsa, çözünürlüğü azalan madde, düzgün geometrik şekilli katı parçalar halinde çöker. Bu olaya kristallendirme, belirli geometrik şekle sahip bu katılara ise kristal adı verilir. Çözünürlükleri birbirinden çok farklı olan katı maddelereden oluşan karışım, bileşenlerine kolayca ayrılabilir.Çözünürlükleri birbirine çok yakın olan karışımların ayrılması bu kadar kolay değildir. Bu karışımları ayırmak için sudaki çözünürlüklerinin sıcaklıkla değişimlerinin farklı olmasından yararlanılır. İki ya da daha çok maddenin çözünürlük farkı ile ayrılması işlemine "Ayrımsal Kristallenme" denir. Bu yöntem çözünürlükleri sıcaklık etkisiyle artan ya da azalan iki tuzu ayırmak için kullanılır. Örneğin KNO3(potasyum nitrat)ve NaCl(sodyum klorür) karışımını bu yöntemle ayırabiliriz. Yine deniz suyundan çeşitli tuzların elde edilmesinde de(NaCl, MgSO4, CaCO3 ve CaSO4 gibi tuzlar) çözünürlük farkı ile ayırmadan yararlanılır.
Ekstraksiyon(Özütleme,Çekme): Katı veya sıvı bir karışımın ilave edilen çözücü yardımıyla karışmış olduğu diğer katıdan veya sıvıdan ayrılması işlemine denir. Bu yöntem günümüzde en fazla şeker pancarından şeker elde etmede kullanılır. Yine çeşitli bitkilerden yağ elde etmede, çayın demlenmesi sırasında çay yaprağındaki maddelerin suya geçmesinde de bu yöntem kullanılır. Özütleme işleminde su yerine yerine göre organik çözücülerde (aseton, Karbon tetra klorür(CCl4) kullanılır. Ekstraksiyon işlemine başka bir örnek verecek olursak, Potasyum iyodür(KI) ile iyodun(I2) karışımını 100 ml suda çözerek ayırma hunisine alırsak, bu karışıma CCl4 ilave ettiğimizde iki ayrı faz oluşturmuş oluruz. Alttaki faz CCl4'ün içinde çözündüğü iyot fazıdır.Üstteki faz ise KI'nın suda çözünmüş halidir.
Kaynama Sıcaklıkları Farkından Yararlanılarak Ayırma Yöntemi
Kaynama noktaları birbirinden farklı olan karışımları birbirinden ayırmak için kullanılan bir yöntemdir. Tuzlu su karışımından suyu ayırmak istiyorsak buharlaştırma yapılmalıdır. Eğer ki suyu başka bir yerde toplamak istiyorsak Basit Damıtma (Destilasyon) yapılmalıdır. Basit damıtma soğutucu yardımıyla yapılır. Damıtma balonuna konulan karışımın ısıtılarak buharlaştırılıp yoğunlaştırlması esasına dayanır. Basit damıtmada elde edilen sıvıya "Destilat" denir.
Kaynama noktaları birbirine yakın olan( 20 dereceden daha az) sıvı-sıvı karışımları birbirinden ayırmak için "Ayrımsal Damıtma" yöntemi kullanılır. Bunun için basit damıtma düzeneğine ek olarak fraksiyon kolonu da kullanılır. Örneğin aseton, etil alkol ve su karışımını bu yöntemle ayırmak mümkündür. Kurulan ayrımsal damıtma düzeneğine bir termometre konulmalıdır. Kaynama süresince karışımdaki maddelerin kaynama sıcaklıklarının sabit kalmasından yararlanarak ayırma işlemini yapılacaktır. İlk olarak sabitlenecek sıcaklık, 56 C derece olan asetonun kaynama sıcaklığıdır. 56 dereceye geldiğinde, ısı artmasına rağmen, aseton tamamen buharlaşıp yoğunlaşarak diğer erlende toplanana kadar sıcaklık artmayacaktır. Sıcaklık artmaya başladığında asetonun tamamen buharlaştığını anlarız. Daha sonra ise etil alkol(KN:78 derece) hızlı bir şekilde buharlaşacaktır. Onu da başka bir erlene alırız. Böylece karışımı bileşenlerine ayırmış oluruz. Petrol'in bileşenlerini elde etmede bu yöntem kullanılır. Petrol bir karışımdır. İçinde mazot, benzin, asfalt, lpg, doğal gaz, jet yakı gibi bileşenler bulunur.
Konuyu Özetleyecek Olursak
Katı-katı Karışımları Ayırma Yöntemleri
1.)Yoğunluk Farkı ile Ayırma(kum-saman karışımı)
2.)Çözünürlük Farkı İle Ayırma(naftalin-tuz karışımı)
3.)Ayrımsal Kristallendirme(tuz-şeker karışımı)
Sıvı-sıvı Karışımları Ayırma Yöntemleri
Homojen Karşımları Ayırmak için;
Ayrımsal Damıtma(su-etil alkol karışımı)
Heterojen Karışımları Ayırmak için;
Yoğunluk farkı ile ayırma(zeytin yağı-su karışımı)
Katı-Sıvı Karışımları Ayırma Yöntemleri
Homojen Karışımları Ayırmak için;
Buharlaştırma(tuz-su, şeker-su karışımı)
Heterojen Karışımları Ayırmak için;
Süzme(naftalin-su veya kum-su karışımı)
Katı-Gaz Karışımları Ayırma Yöntemleri
Filtre(süzme)(havadaki tozu ayırma)

Temizlik Maddeleri... Asit ve Baz Kaynaklı Çözücüler...















Evlerimizde kullandığımız temizlik maddelri kendi içerisinde asit veya baz kaynaklı olmasına göre sınıflandırılabilir.
Kireç çözücüler: Asit kaynaklı(Hidroklorik asit-HCl, Asetik asit-CH3COOH v.s)
Yağ çözücüler: Baz kaynaklı(Sodyum hidroksit-NaOH, Potasyum hidroksit-KOH v.s)
Lavabo açıcılar: Baz kaynaklı(Sodyum hidroksit-NaOH, Potasyum hidroksit-KOH v.s)
Tuvalet temizleyicileri: Asit kaynaklı(Sülfürik asit-H2SO4, Hidroklorik asit-HCl, Nitrik asit-HNO3-Kezzap v.s)
Temizlik maddeleri kuvvetli alkali ve asit özellikteki maddelerdir. Temas ettikleri dokuda ciddi hasara neden olurlar. Sindirim sisteminde ciddi tahrişlere, gözde ve ciltte ciddi yanıklara neden olur.
Evlerde temizlik maddeleri, çocukların ulaşamayacakları yerlerde saklanmalıdır.
Evlerimizde kullandığımız şebeke sularının içindeki kireç(sert su) bulunduğundan su borularının tıkanması, ütü, çamaşı ve bulaşık makinelerinin içinde su ısıtıcısı olarak görev yapan rezistanslarının kireçlenmesini önlemek için kireç çözücüler kullanılır.
Mutfak eşyaları zamanla yağlanarak görünümü kötüleşir. Bunu önlemek için yağ çözücüler kullanılır.
Tuvalet taşlarının kirlenmesine neden olan genellikle kireçlerdir. Bunun için tuvalet temizliğinde asidik özellik taşıyan çözücüler kullanılır.

21 Aralık 2009 Pazartesi

Helyum(He) Gazı Neden Sesi İnceltir?





















Öncelikle şu soruya cevap vermemiz gerekir. Nasıl konuşuyoruz? Konuşabilmemiz için öncelikle nefes almamız gerekir. Aldığımız nefesi vermemiz neticesinde ses tellerimiz titreşir ve ses çıkarırız. He'nin yoğunluğu havanın yoğunluğundan düşük olduğundan ses telleri, He gazı geçerken daha hızlı titreşir ve sesimizin daha tiz çıkmasını sağlar.

Bal Arısı İle Eşek Arısı Sokması Arasındaki Fark Nedir?



Bal arısı sokması sırasında verdiği salgı asidiktir. Bu nedenle de acı hissi sodyum bikarbonat veya amonyakla dindirilebilir. Bir eşek arısı soktuğunda ise hissedilen acı aynı olmasına karşın bu sokma sırasındaki salgı baziktir ve bir asit içeren sirkeyle dindirilebilir.
Arıların sokmaları sırasındaki acıyı dindirmek asit ile bazın nötrleşme tepkimeleri sayesinde olur.

Nötrleşme tepkimelerinin genel özelliği asitlerle bazların özelliklerini kaybedip tuz ve su oluşturmasıdır.

Madde Kaça Ayrılır? Metaller, Ametaller ve Yarı Metallerin Özellikleri, Karşılaştırılması...


















Maddeler 2'ye ayrılır. Saf Maddeler ve Saf Olmayan Maddeler olmak üzere. Saf Maddeler, Elementler ve Bileşikler olmak üzere 2'ye ayrılır. Saf Olmayan Maddeler ise (karışımlar), Homojen ve Heterojen Karışımlar olmak üzere 2'ye ayrılır.

Saf Madde: Aynı cins atom ya da moleküllerden oluşmuş maddelere denir.
Saf Maddelerin Özellikleri
Homojendirler.
Aynı tür birimlerden oluşmuşturlar.
Belirli sembol ve formüllerle gösterilirler.
Belirli erime ve kaynama noktaları vardır.
Belirli yoğunluğa sahiptirler.

Saf Maddeler, elementler ve bileşikler olmak üzere 2'ye ayrılırlar.

Element: Aynı cins atomlardan meydana gelen saf maddelere denir. Elementlerin en küçük birimi atomdur. Günümüzde 116 farklı element bilinmektedir. Yapılan araştırmalara göre 92 tanesi doğada bulunmaktadır. Geri kalan kısmı ise laboratuvarda sentezlenmiştir.

Elementlerin Özellikleri:
Saf madelerdir.
Sembollerle gösterilirler.
En küçük yapıtaşları atomdur.
Kimyasal ve fiziksel yollarla daha basit maddelere ayrıştırılamazlar.
Belirli erime ve kaynama noktaları vardır.
Belirli yoğunluğa sahiptirler.

Elementler; Metaller, Ametaller ve Yarı Metaller olmak üzere 3'e ayrılır.
Periyodik cetveldeki elementlerin çoğunluğunu metallar oluşturmaktadır. Son yörüngelerindeki elektronlarını vererek soygaz düzenine geçebilen maddelere "Metal" adı verilir.

Metallerin Özellikleri
Yüzeyleri parlaklık gösterir.
Oda sıcaklığında civa metali hariç katıdırlar. Civa(Hg) sıvı haldedir.
Metaller elektron vererek katyona(+ yüklü iyon) dönüşüp ametallerle iyonik yapılı bileşik oluştururlar. Metaller, kendi aralarında ise bileşik ouşturmazlar, alaşım oluştururlar. Örneğin bronz(bakır-kalay-çinko homojen karışımı), lehim(kalay-kurşun homojen karışımı), pirinç(bakır-çinko homojen karışımı
Dövülüp işlenebilir, tel ve levha haline getirilebilirler.
Bileşiklerinde daima pozitif(+) yüklüdürler.
Örnek olarak; potsyum(K), Magnezyum(Mg), Çinko(Zn), bakır(Cu), gümüş(Ag) verilebilir.

Ametallerin Özellikleri
Yüzeyleri mattır.
Grafit dışındaki ametaller ısı ve elektriği iletmezler.
Katı, sıvı ve gaz halde bulunabilirler.
Kırılgandırlar. Tel ve levha haline getirilemezler.
Hem kendi aralarında hem de metallerle bileşik oluşturabilirler.
Metallerle oluşturdukları bileşiklerinde negatif(-) yüklüdürler. Kendi aralarında oluşturdukları bileşiklerinde hem negatif hem de pozitif yüklü olabilirler.
Örnek olarak; klor(Cl), kükürt(S), flor(flor), oksijen(O), azot(N) verilebilir.

Yarı Metaller
Değişken özellik gösterirler.
Hem metalik hem de ametalik özellik gösterirler.
Yarı iletken özellik gösterirler.
Örnek olarak; bor(B), germenyum(Ge), silisyum(si), arsenik(As), antimon(Sb), tellür(Te) verilebir.

Bileşik: Elementlerin belirli oranlarda birleşip özelliklerini kaybederek oluşturdukları yeni saf maddeye denir. Bileşiklerin belirli bir formülleri vardır. Moleküllerden oluşmuşlardır. Örneğin su(H2O) molekülü 2 hidrojen ve 1 oksijen atomundan oluşmuştur.Oksijen yakıcı, hidrojen ise yeni bir gaz olmasına rağmen oluşan su söndürücü bir özellik gösterir. CuCl(bakır (I)klorür), ZnSO4(çinko sülfat), NaCl(sodyum klorür) bileşiklere örnek verilebilir.

Bileşiklerin Özellikleri
Belirli formülleri vardır.
Saf ve homojen maddelerdir.
Sadece kimyasal yollarla bileşenlerine ayrılırlar.
Kendisini oluşturan elementlerin özelliklerini göstermezler.
Bileşiği oluşturan elementler, sabit bir oranda birleşirler.
Belirli erime ve kaynama noktaları vardır.
Belirli bir yoğunluğa sahiptirler.

Pratik Bilgiler...Hangi Lekeyi Nasıl Temizlersiniz?















Ütünün sararttığı çamaşırın sararan kısmını nemlendirin. Üstüne mısır nişastası serpin. Sonra, bir bez aracılığıyla, nemli kısmı ütü ile kurutun. Leke yok olur.

Deri kaplı mobilyalar portakal veya limon kabuğuyla ovulursa yeni görünüşlü olur.

Yıkanabilir kumaşlarda kahve lekesini çıkarmanın en kolay yolu saf gliserin ile ovmaktır. Yarım saat bekledikten sonra her zamanki gibi yıkayın.

Kaplardaki kireci temizlemek için kabın içine yumurta kabuklarını bırakıp kaynatın.Veya bir miktar sirke döküp kaynatın. Kireç'in yok olduğunu göreceksiniz.

Kadife kaplı koltukların kadifeleri sirkeli suyla silinirse parlar.

Lavabonuzdan gelen kötü kokuyu gidermek için içine bir avuç kaya tuzu atın. Koku yok olacaktır.

Kurumamış kan lekesinin üzerine biraz nişasta serpmek ve nişasta kuruduktan sonra fırçalamanız yeterlidir. Kurumuş lekeler için de bir litre suya katacağınız iki yemek kaşığı amonyak işinizi görecektir. Leke bu karışım ile fazla bastırılmadan silinirse yok olacaktır.

İçinde yağ beklemiş şişeleri temizlemek için şişenin içerisine sirke ile parça halinde kaya tuzu atmalı ve iyice sallamalı. Bol su ile çalkaladıktan sonra şişeler ilk hali gibi olur.

Meyve suları örtünün üstüne dökülür dökülmez tuz serpin .Yıkadığınız zaman tertemiz olacaktır.

Limon kolonyası kullanarak oluşan çay lekesini çıkarabilirsiniz.

Halınız yağ lekesi olmuşsa karbonatla bunu temizleyebilirsiniz.Yağın üstüne bol karbonat döküp, biraz ovmak yeter, kuruduktan sonra iyice fırçalayın. Lekenin yok olduğunu göreceksiniz.

Muşamba ve marleylerdeki ayakkabı izleri ile diğer lekeleri çıkarmak için tiner kullanılır. Tiner bulunmadığı zamanlarda ise sirke aynı işi yapacak güçtedir.

İçinde yumurta kaynattığınız su mineral bakımından oldukça zengin olduğu için soğuduktan sonra bitkilerinizi sulayabilirsiniz.

Tıkanan lavabolarınızı kaynar sodalı su ile açabilirsiniz. Tıkalı yere döküp bir müddet bekleyin.
Donmuş camlarınızı tuza batırılmış nemli bezle silerseniz buzu rahat çözersiniz.

Kumaşlardaki tükenmez kalem lekelerini ispirtoyla silerek veya kumaşın o kısmını ispirtoya yatırarak çıkarabilirsiniz.

Bir bezi gliserine batırarak camları bu bezle silerseniz, gliserin camların terlemesine ve suyun süzülerek yerleri kirletmesine engel olur.

Eğer yıkanmayacak kumaşınız ruj lekesi olduysa alkolle silerek kolayca çıkarabilirsiniz.

Paslanmış demir malzemenizin üzerine bir miktar çinko parçası ekledikten sonra az miktarda sülfürik asit koyulmuş su içerisinde bekletirseniz pastan tamamen kurtulabilirsiniz.

Yağlı boya lekelerinden kurtulmak için lekeyi eter veya asetonlu bezle silmeniz yeterli olacaktır.

Giysilerinizde oluşan ter lekelerini amonyak şişesinin ağzına tutarak temizleyebilirisiniz. Kokuyu ise yarım çay kaşığı sirke karıştırılmış suya batırılan süngerle silerek yok edebilirsiniz.

Şarap lekesi taze ise lekeye tuz dökülür .Eğer leke beklemiş ise oksalik asit veya amonyak çözeltisi ila leke yok edilebilir.

Eğer lekeleri temizledikten sonra o bölgede renk açılması var ise o bölge seyreltik asetik asit çözeltisine batırılmış sünger ile silinirse rengin eski halini alması sağlanır.

Gümüşlerinizi 20 ml su içerisinde 10 g tebeşir tozu ve 10 g amonyak çözündürülerek hazırladığınız karışım ile ovabilirsiniz.

İpekli, yünlü kumaşlarınız baz çözeltilerinden, pamuklu, keten ve kenevir elyaf ise asit çözeltilerinde zarar görmektedir.

Organik leke çıkarıcılar (aseton, alkol, benzin, karbon tetraklorür, kloroform, eter) kullanıldıktan sonra bölge kuru bezle iyice kurutulmalıdır.

Elbisenizdeki fondöten lekesini, etere batırılmış bir bezle sildikten sonra sabunlu suyla yıkayın. Leke yok olacaktır.

Salça ve keççap lekesini yok etmek için sıcak su ile gliserini eşit miktarlarda karıştırın. Kumaşı bir saat boyunca bu karışımda beklettikten sonra her zaman kullandığınız deterjan ile yıkayın.

Terleme lekesi beyaz kumaşta ise oksalik asitle silin, durulayın, sonra oksijenli su ile silin. Nazik kumaşta ise hafif amonyaklı veya limonlu su ile silin.Yünlü kumaşta kumaşı birkaç saat sirkeli soğuk suda beklettikten sonra lekeyi temizleyebilirsiniz

Kimya Teknolojisi Alanı...


A. ALANIN MEVCUT DURUMU VE GELECEĞİ
Yediğimiz ve içtiğimiz tüm gıda maddelerinde, kullandığımız temizlik malzemelerinde, giysilerimizde, hastalıkların tedavisinde, toprağın veriminin arttırılmasında, taşıtların yakıtlarında, patlayıcılarda ve aklımıza gelen her alanda kimya vardır. Çevremizde ve canlıların yaşamsal faaliyetlerinde kimyasal olaylar meydana gelmektedir.
Sağlık, gıda gibi sektörlerin yanı sıra rafineri, petrokimya, lastik, plastik, çimento, boya, deterjan, kozmetik, tekstil, seramik, cam, otomotiv, metal, madencilik, enerji, tarım sektörlerinde ve birçok işletmelerin kalite kontrol bölümlerinde kimya alanı çok geniş yer tutmaktadır.
Laboratuar ölçeğinde üretilen kimyasalların en ekonomik biçimde tüketime sunulabilmesi için gerekli teknolojilerin oluşturulmasını kapsayan kimya endüstrisi, ülkelerin kalkınmasında çok önemli rol oynamaktadır. Ülkemizde kimya endüstrisinde, kimya alanını doğrudan kapsayan konularda ve kimyanın ilişkili olduğu alanlarda sürekli olarak araştırma-geliştirme yapılarak yeni ürünler ve bu ürünlerin üretimi için yeni teknolojiler geliştirilmektedir. Bundan dolayı kimya sektörü aynı zamanda bir öncü sektör rolü oynamaktadır. Kısacası, kimya endüstrisi gelişmemiş olan bir ülkenin başka alanlarda da gelişmesi pek olası değildir.Mesleğin gelecekteki çalışma alanı, sürekli gelişen teknolojiye paralel olarak daha da gelişmektedir.

B. ALANIN ALTINDA YER ALAN MESLEKLER
Kimya Teknisyenliği
Proses Teknisyenliği
Petrokimya Teknisyenliği
Rafineri Teknisyenliği
Boya Teknisyenliği
Lastik Teknisyenliği
Deri Teknisyenliği

KİMYA TEKNİSYENİ
Kimya teknisyeni; iş sağlığı ve iş güvenliği çerçevesinde, iş organizasyonu yapabilen, üretim esnasında numune alabilen, numunenin fiziksel kontrollerini yapabilen, çözelti hazırlayabilen, nitel, nicel ve enstrümantal analiz yapabilen, kullandığı araç ve gereçlerin periyodik bakım ve kontrolünü yapabilen, analiz sonuçlarını rapor edebilen, kimyasal atıkları depolayabilirle bilgi ve becerisine sahip nitelikli kişidir.

PROSES TEKNİSYENİ
Proses teknisyeni; iş sağlığı ve iş güvenliği kuralları çerçevesinde, iş organizasyonu yapabilen, reçete çözeltileri hazırlayabilen ve uygulayabilen, fiziksel kontrolleri yapabilen, mikser, reaktör filtre, basınçlı tankları ve kurutucu kullanabilen, üretim safhasında numune alan, proses kontrol enstrümanlarını kullanan ve değerlendirebilen, analiz sonuçlarına göre üretime yön verebilen, ürünün taşınmasını sağlayabilen, işletme atıklarını depolayabilme bilgi ve becerisine sahip nitelikli kişidir.

PETROKİMYA TEKNİSYENİ
Petrokimya teknisyeni; iş sağlığı ve iş güvenliği kuralları çerçevesinde, iş organizasyonu ve fiziksel kontrol yapabilen, reçete uygulayabilen, reaktör kullanarak ham petrolden hidrokarbonlar elde edebilen, proses kontrol enstrümantallerini kullanabilen, numune alabilen, analiz sonuçlarına göre üretime yön verebilen, petrol ve ürünlerinin akışını sağlayabilen, işletme atıklarını depolayabilirle bilgi ve becerisine sahip nitelikli kişidir.

RAFİNERİ TEKNİSYENİ
Rafineri Teknisyeni; iş sağlığı ve iş güvenliği kuralları çerçevesinde, iş organizasyonunu, saha, çalışan ekipman ve sistemin kontrolünü yapabilen, saha temizliğini ve güvenliğini sağlayabilen, bakıma alınacak ekipmanı hazırlayabilen, numune alabilen, çözelti hazırlayabilen, su, gaz ve laboratuar analizleri yapabilen, işletme atıklarını depolayabilirle bilgi ve becerisine sahip nitelikli kişidir.

BOYA TEKNİSYENİ
Boya teknisyeni; iş sağlığı ve iş güvenliği çerçevesinde, boya imalatında kullanılan ham maddeleri depolayabilen, iş organizasyonu yapabilen, çözelti hazırlayabilen, boya imalat atölyelerinde tekniğine uygun olarak hammadde testini yapabilen, reçete hazırlayabilen, reçeteye uygun olarak üretim yapabilen, ara ve son kontrol testlerini yapabilen, laboratuarda örnek alma talimatına göre numune alabilen, boya üretebilen, renk oluşturabilen, ürünün son kontrolünü yapabilen, sonuçları rapor edebilen, analiz, dolum ve uygulama yapabilen, kimyasal atıkları depolayabilen, bilgi ve beceriye sahip nitelikli kişidir.

LASTİK TEKNİSYENİ
Lastik teknisyeni; iş sağlığı ve iş güvenliği çerçevesinde, iş organizasyonu yapabilen, lastik ham maddelerini üretime hazırlayabilen, üretim faaliyetlerini kumanda ve kontrol edebilen, pişirme işlemlerini yapabilen, üretilen malın standartlara uygunluğunu kontrol edebilen, çözelti hazırlayabilen ve laboratuvar analizlerini yapabilen nitelikli kişidir

DERİ TEKNİSYENİ
Deri teknisyeni; iş sağlığı ve iş güvenliği çerçevesinde, iş organizasyonu yapabilen, ham deriyi değişik kimyasallar kullanarak, bozulmaz ve kullanılabilir hale getirebilen, derinin ıslatma, kıl giderme, kireçlik, pikle ve tabaklama, fınisaj gibi işlemlerini yapabilen, derinin özelliklerini ve kalitesini iyileştirebilen, çözelti hazırlayabilen ve laboratuvar analizlerini yapabilen, sektörün bu alanda kaliteyi yakalamasında ve ileriye taşımasında görev alabilen nitelikli kişidir

C. MESLEK ELEMANLARINDA ARANAN ÖZELLİKLER
Tüm duyu organları işlevlerini tam olarak yerine getirir durumda olabilme, çok iyi gözlem ve dinleme yeteneğine sahip olabilme, el ve parmaklarını iyi kullanabilme, titiz ve dikkatli olabilme, sorumluluk sahibi olabilme, problem çözme ve hızlı karar verme yeteneğine sahip olabilme, analitik ve pozitif düşünme yeteneğine sahip olabilme, ekip içinde çalışabilme ve başkaları ile iyi iletişim kurabilme gibi özelliklerin yanı sıra, matematik, fizik, kimya, bilgisayar alanlarında başarılı olabilecek kişiler olmaları gerekmektedir
Proses, petrokimya ve rafineri teknisyeni olmak isteyenlerin elektrik, elektronik ve makine konularına ilgi duymaları başarıları açısından önemlidir
Boya teknisyeni, lastik teknisyeni ve deri teknisyeni olacakların renkleri iyi ayırt edebilen ve kokudan rahatsız olmayan kimseler olmaları da gerekmektedir.

D. ÇALIŞMA ORTAMI VE KOŞULLARI
Çalışma ortamı kimyevî maddelerden dolayı koku içerebilir. Bu nedenle ciltte, gözde ve solunum yollarında tahriş edici reaksiyonlar meydana gelebileceğinden, alerjik reaksiyonlara yatkınlığı olanlar olumsuz etkilenebilirler. Mikrop ve bakterilere karşı dikkat edilmelidir. Dikkat edilmediği durumlarda mikrobik hastalıkların bulaşması söz konusu olabilir. Kimyasal madde yanıkları oluşabilir. Bu meslekte ekip çalışması yapılabileceği gibi, teknisyen zaman zaman tek başına da çalışabilir.
Kimya teknisyenleri, çalışmalarını laboratuvar ortamında yürütürler. Kullanılan malzemelerin büyük bir çoğunluğu cam malzemedir. Çalışma ortamları temizdir.
Proses, petrokimya ve rafineri teknisyenleri çalışmalarını ürün oluşum sürecinde yürütürler. Özellikle kimyasal ham maddeler ve yarı mamul kimyasal maddeler kullanılarak yapılan her türlü proseste çalışırlar. Üretim süreci kirli, yağlı, gürültülü olabilir
Boya teknisyenliği ve lastik teknisyenliği; laboratuvarın yanında, tozlu, dumanlı, kokulu, gürültülü ve kimyasal maddelerin bulunduğu imalat sahalarında da çalışmayı gerektirmektedir.
Deri teknisyeni, devamlı kimyasallarla çalıştığı için deri ve solunum yolu hastalıklarını kapma riski ile karşı karşıyadır. Çalışma ortamı gürültülü olduğu gibi bazı aşamaları da pis kokuludur. Özellikle de sülfür kokusu kaçınılmazdır.

E. İŞ BULMA İMKÂNLARI
Kimya teknisyenleri ve kimya proses teknisyenleri; gıda, şeker, tekstil, rafineri ve petrokimya, çimento, otomotiv, seramik, cam, metal, gübre, plastik, enerji, madencilik, lastik, boya, deterjan, kozmetik sanayinde çalışabilirler.
Kimya teknisyenleri ayrıca hastanelerde ve özel klinik laboratuvarlarında da çalışabilmekte ve mesleklerinin faaliyet alanının çok geniş bir sektöre hitap etmesinden dolayı çeşitli işletmelerde de görev yapabilmektedirler.
Proses teknisyenleri, her türlü işletmede üretim sürecinde çalışabilirler. Bu nedenle iş bulma imkânları geniştir.
Petrokimya ve rafineri teknisyenleri, rafineri ve petrokimya işletmelerinde üretim sürecinde çalışabilirler. Bunlardan başka ham maddesi petrol ürünleri olan boya, pet şişe, lastik vb. ürün imali yapan işletmelerde de çalışabilmektedirler. Günümüzde yaygın kullanım alanı bulunan petrokimya ürünlerinin işlendiği işletmelerin hızla artması yeni iş alanlarının da oluşmasını sağlamaktadır.
Boya teknisyenleri, boya üretimi ve uygulaması yapan her türlü işletmelerde görev alabilmektedirler.

Lastik teknisyenleri; otomotiv sanayinde, taşıt ve uçak lastikleri, çamurluk lastikleri, taşıt iç döşeme lastikleri, lastik ve kauçuk ayakkabı, kayış, hortum gibi her türlü lastik ile plastik mamuller üretimi yapan fabrika veya atölyelerde çalışabilmektedirler. Özellikle otomotiv sanayindeki gelişmeler, ülkemizdeki motorlu taşıt sayısındaki artış, plastik ürünlerinin yaygınlaşması gibi sebeplerle mesleğin çalışma alanları sürekli büyümektedir.
Deri teknisyenleri, ham deri depolarında, kimyasal malzeme satan yerlerde, ar-ge laboratuvarlarında çalışabilmektedirler.

F. EĞİTİM VE KARİYER İMKÂNLARI
Meslek eğitimi, meslek liselerinin Kimya Teknolojisi alanı adı altında yer alan bölümlerde yapılmaktadır.
Meslek yüksek okullarının, İtfaiyecilik ve Yangın Güvenliği, Endüstriyel Seramik, Seramik, Deri İşleme Teknolojisi, Dericilik, Deri Teknolojisi, Boya Teknolojisi, Endüstri Bitkileri Yetiştirme ve Değerlendirme, Fermantasyon, Hasat Sonrası Teknolojisi, Yalıtım Teknolojisi, Kâğıt ve Kağıt İşleme Teknolojisi, Selüloz ve Kâğıt Teknolojisi, Fermantasyon Teknikerliği, Maden, Kimya, Kimya Teknolojisi, Kozmetik Teknolojisi, Yağ Endüstrisi, Lastik-Plastik, Lastik ve Plastik Teknolojisi, Petrol Sondajı ve Üretimi, Plastik Teknolojisi, Rafineri ve Petrokimya ,Selüloz ve Kâğıtçılık, Şarap Üretim Teknolojisi ve Bağcılık, Şeker Teknolojisi, Tarımsal Laboratuvar, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler bölümlerine sınavsız geçiş yapabilirler.
Ön lisans programlarını başarıyla bitirenler, ÖSYM tarafından yapılan dikey geçiş sınavında başarılı oldukları takdirde, alanlarıyla ilişkili lisans programlarına dikey geçiş yapabilirler.
Ayrıca meslek liselerinin kimya teknolojisi alanı adı altındaki bölümlerden mezun olanlar üniversitelerin, kimya öğretmenliği lisans programını tercih etmeleri hâlinde ek puan almaları nedeniyle, diğer bölümlerden mezun olanlara göre öncelikle yerleştirilmektedir.
İş yerlerinde teknisyen olarak belli bir süre çalışanlar, idari yönden bölüm sorumlusu olabilmektedirler.
Mesleki Eğitim Merkezleri çıraklık eğitimi uygulama kapsamına alınan illerde ve meslek dallarında aday çırak, çırak, kalfa ve ustalara eğitim vermek ve çeşitli meslek kursları açmak suretiyle sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli ara insan gücünü yetiştirmek amacıyla açılan eğitim kurumlarıdır.
Halk Eğitimi Merkezleri yaşam boyu öğrenme perspektifi içerisinde her zaman ve her yerde uygulanabilecek yaygın eğitim programları ile her yaş ve düzeyde bireylere eğitim sunmaktadır.
Mesleki Eğitim Merkezlerinde, Kimya Teknolojisi alanında eğitim verilmektedir. Modüler programlarla meslek liseleri arasında paralellik sağlandığından dolayı yatay ve dikey geçişler olabilecektir.

Kolonya Nasıl Yapılır ? Kolonya Neden Serinlik Hissi Verir?


Araç ve Gereçler
Mililitrelik cam beher, etilalkol, su, limon suyu veya limon esansı, cam fanus, kolonya için kap.

Yapılışı
50 mililitre etilalkolu ölçüp cam fanusa dökelim. 10 mililitre suyu da ilave ettikten sonra fanusu hafifçe çalkalayalım. 5 veya 10 mililitre limon esansını da karışıma ilave edince karışımın rengi hafifçe sarımsı olacaktır. Karışımımızı çalkalayalım ve kolonya için ayırdığımız kaba boşaltalım. Limon kolonyamız artık hazırdır.

Sonuçlar :
1. Görüldüğü gibi etilalkol, su ve limon esansı birlikte reaksiyona girdi.
2. Bazı insanların kolonyayı gözlerine sürdükten sonra kör oldukları görülmüştür. Acaba bizde bu şekilde imal edilmiş bir kolonyayı süründüğümüz zaman kör olabilir miyiz? Sorumuzun cevabı hayırdır, çünkü kör olan kişiler genelde seyyar satıcılardan taklit marka veya markasız kolonya almaktadırlar. Bu tür kolonyalar imal edilirken etil alkol yerine kuvvetli asit içeren tuz ruhu veya çamaşır suyu koymaktadır. (İmalatı daha ucuz olduğu için) Bunun sonucu insanlar kör olabilmektedirler.
3. Kolonya içeriğinde alkol yer almaktadır. Ve alkol oldukça kolay buharlaşan bir maddedir. Elimize kolonyayı döktüğümüz zaman kolonya içeriğindeki alkol vücudumuzdan ısı alarak buharlaşır. Biz de bu ısı kaybı neticesinde kolonya döktüğümüz yerde serinlik hissederiz.

20 Aralık 2009 Pazar

Kimya Teknisyenliği...


Kimya teknisyeni; üretim esnasında numune alabilen, numunenin fiziksel kontrollerini yapabilen, çözelti hazırlayabilen, nitel ve sayısal analiz yapabilen, kullandığı araç ve gereçlerin periyodik bakım ve kontrolünü yapabilen, analiz sonuçlarını rapor edebilen, kimyasal atıkları depolayabilen kişidir.







GÖREVLERİ
Kimya teknisyenlerinin görevleri;
• İş planı yapmak,
• İş sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin önlemleri almak,
• Numune almak,
• Araç-gereçlerin bakım ve kontrolünü yapmak,
• Fiziksel kontrolleri yapmak,
• Çözelti hazırlamak,
• Nitel, nicel ve enstrümantal analiz yapmak,
• Analiz sonuçlarını rapor etmek,
• Laboratuvar atıklarını depolamak,
• Meslekî eğitime ilişkin etkinliklere katılmak şeklinde sıralanabilir.
MESLEK ELEMANLARINDA ARANAN ÖZELLİKLER
Kimya teknisyenlerinin;
• İş ahlâkına sahip,
• Tüm duyu organları işlevlerini tam olarak yerine getiren,
• Çok iyi gözlem ve dinleme yeteneğine sahip,
• Titiz, dikkatli ve sorumluluk sahibi,
• Problemlerin üstesinden gelebilen ve gerektiğinde çabuk karar verebilen,
• Gerçekçi düşünebilen,
• Ekiple uyum içinde çalışabilen,
• Başkaları ile iyi iletişim kurabilen,
• Matematik, fizik, kimya, bilgisayar alanlarında başarılı kişiler olmaları gerekir.

EĞİTİM VE KARİYER İMKÂNLARI
Meslek eğitimi, endüstri ve kimya meslek liselerinin kimya ve işleme alanı adı altında yer alan bölümlerinde yapılmaktadır. Alanla ilgili lise eğitimini alan öğrenci meslek yüksek okullarının; itfaiyecilik ve yangın güvenliği, endüstriyel seramik, seramik, deri işleme teknolojisi, dericilik, deri teknolojisi, boya teknolojisi, endüstri bitkileri yetiştirme ve değerlendirme, fermantasyon, hasat sonrası teknolojisi, yalıtım teknolojisi, kâğıt ve kâğıt işleme teknolojisi, selüloz ve kâğıt teknolojisi, fermantasyon teknikerliği, maden, kimya, kimya teknolojisi, kozmetik teknolojisi, yağ endüstrisi, lastik-plastik, lastik ve plastik teknolojisi, petrol sondajı ve üretimi, plastik teknolojisi, rafineri ve petrokimya, selüloz ve kâğıtçılık, şarap üretim teknolojisi ve bağcılık, şeker teknolojisi, tarımsal laboratuvar, tıbbî ve aromatik bitkiler bölümlerine sınavsız geçiş yapabilirler. Ön lisans programlarını başarıyla bitirenler, ÖSYM tarafından yapılan Dikey Geçiş Sınavı’nda başarılı oldukları takdirde alanlarıyla ilişkili lisans programlarına dikey geçiş yapabilirler. Ayrıca meslek liselerinin kimya ve işleme alanı adı altındaki bölümlerden mezun olanlar üniversitelerin kimya öğretmenliği lisans programını tercih etmeleri hâlinde ek puan almaları nedeniyle, diğer bölümlerden mezun olanlara göre öncelikle yerleştirilmektedir.

18 Aralık 2009 Cuma

Madde Nedir? Ortak Özellikleri ve Ayırt Edici Özellikleri Nelerdir?


Kütlesi, hacmi ve eylemsizlik özelliği olan herşey maddedir. Tanımdan da anlaşılabileceği gibi maddelerin 3 ortak özelliği vardır. Bunlar kütle, hacim ve eylemsizliktir.
Kütle: Değişmeyen madde miktarıdır. Hiçbir zaman, hiçbir yerde değişmez. Birimi kg. dır ve "m" sembolü ile gösterilir.
Kütleden bahsederken ağırlığın da tanımını yapmak yerinde olacaktır. Ağırlık bir cisme etkiyen yerçekimi kuvvetidir. Yani yerçekimin değiştiği her yerde ağırlıkta değişecektir. Genelde günlük hayatta kütle ve ağırlığın aynı şeyler olduğu gibi bir bilgi vardır. Hatta ağırlık yerine kütle kullanılır. Ağırlığın birimi Newtondur. Dünyadaki ağırlığı 72 newton olan bir cismin aydaki ağırlığı yaklaşık 1/6 sı kadardır. Yani 12 newtondur. Ağırlık "G" sembolü ile ifade edilir.
Peki ağırlıkla kütle arasında bir ilişki var mıdır? Evet vardır.
Ağırlık=kütle*yerçekimi kuvveti Yani G = m x g
yer çekimi kuvveti yerin merkezinde 9,8 m/s2 dir."g" sembolü ile ifade edilir.Kütle'nin birimi de kg. olduğuna göre ağırlığın birimi kg.m/s2 olarak ifade edilir ki biz buna Newton diyoruz.
Hacim, bir cismin boşlukta kapladığı yerdir. Birimi cm3=ml'dür."V" sembolü ile gösterilir.
Eylemsizlik: Hareket halindeki bir cismin hareketine devam etmesi, durmakta olan bir cismin durmaya devam ermesidir. Yani bir cismin bulunduğu konumu muhafaza etmesi durumudur.
Saf maddeleri birbirinden ayıran özelliklere de maddelerin ayırt edici özellikleri adı verilir. Maddelerin ayırt edici özellikleri de şunlardır: Erime noktası, kaynama noktası, özkütle(yoğunluk), çözünürlük, iletkenlik ve esneklik.
Her saf maddenin kendine has bu özellikleri vardır. Örneğin normal şartlar altında
(0 derecede ve 1 atmosfer basınçta)0 derecede donan 100 derecede kaynayan, özkütlesi 1 g/cm3 olan sudan başka madde yoktur. Ancak suyun saflığı bozarak bu değerleri değiştirebilirsiniz. Örneğin su içerisine tuz ilave edip karıştırısanız, erime nıoktasını düşürmüş, kaynama noktası ve yoğunluğunu yükseltmiş olursunuz.
Erime: Katı bir maddenin ısı alarak sıvı hale dönüşmesine denir. Tamamen sıvı hale dönüştüğü bu sıcaklığa erime noktası denir.
Kaynama: Sıvı haldeki bir maddenin ısı alarak gaz haline dönüşmesine denir. Tamamen gaz haline dönüştüğü sıcaklığa kaynama sıcaklığı denir.
Özkütle: Bir maddenin birim hacminin kütlesine denir. "d" sembolü ile ifade edilir. d=m/v formülünden bulunur. Buradaki m kütle(kg.), V ise hacimdir.(Litre)
Çözünürlük: Belirli bir sıcaklıkta bir çözücünün çözebileceği maksimum madde miktarıdır."Ç" sembolü ile ifade edilir.Örneğin 20C derecede tuzun çözünürlüğü
Ç=36g./100ml. sudur. 20 derecede 100 ml. suda en fazla 36 g. tuz çözünür anlamına gelir.
Çözünürlük, çözeltiler konusunda ayrıntılı olarak ele alınmıştır.

Hibritleşme Nedir?...

Bir atomda değerlik elektronlarının bulunduğu orbitallerin örtüşerek özdeş yeni orbitaller oluşturması olayına Hibritleşme(melezleşme), oluşan yeni orbitallere de hibrit orbitalleri adı verilir. Örneğin karbon(C)'nun orbital düzeni yazıldığında 1s2 2s2 2p2 şeklindedir. Yani 2 bağ yapıyor görünüyor. Halbuki C'nun bileşiklerinde 4 bağ yaptığı görülür. Dolayısıyla 2s orbitalindeki 1 elektron boş olan p orbitaline geçerek 4 tane eş enerjili orbital oluşturur. Bu olaya hibritleşme denir. Benzer durumlar Mg(magnezyum), Ca(kalsiyum), Al(alüminyum) gibi elementler için de geçerlidir.

Kimyasal Bağlar... İyonik ve Kovalent Bağlar...















Atom veya atom gruplarını birarada tutan kuvvete bağ adı verildiğini daha önceki konumuzda vermiştir. Atomların bağ oluşturmalarının nedeni çok düşük enerjili ve kararlı olan soygaz düzenine geçebilmektir. Molekül içi bağlar, İyonik ve Kovalent bağlar olmak üzere 2'ye ayrılır.
Metaller ile ametaller arasında elektron alış-verişi şeklinde gerçekleşen bağa İyonik Bağ adı verilir. Metal elektron vererek katyon(+ yüklü iyon) oluşturur. Ametal ise metalin verdiği elektronu alarak anyona(- yüklü iyon)dönüşür. + ve -'nin birbirini çekmesi sonucu iyonik bağlı bileşik oluşur. Elektrostatik çekim kuvveti sonucunda oluşan bir bağdır.Kovalent bağa göre çok daha kuvvetli bir bağdır.
Ametaller ile ametaller arsında elektron ortaklaşa kullanılması sonucu oluşan bağa ise Kovalent Bağ adı verilir. Kovalent bağda elektron alış-verişi sözkonusu değildir. Kovalent bağlar, polar(kutuplu) ve apolar(kutupsuz) olmak üzere 2'ye ayrılır.
Bağı oluşturan atomlar aynı kuvvetlerle çekiliyorsa bu bağa Apolar Kovalent Bağ adı verilir. Örneğin H2, O2, N2 v.s
Bağı oluşturan atomlar bağ elektronlarını farklı kuvvetlerle çekiyorlarsa bu bağa Polar Kovalent Bağ denir. Bağ elektronlarını kendisine daha fazla çeken kısmen negatif yüklenmiş olur. Dolayısıyla diğer atomda kısmen pozitif yüklenmiş olur. Örneğin, HCl, H2O, NH3 vs.
Bu durumda elektronegativiteden de bahsetmek yerinde olacaktır. Elektronegativite, bir atomun bağ elektronlarını çekmesinin bir ölçüsüdür. Dolayısıyla Metaller elektron vermeye yatkın olduklarından elektrona ilgi duymazlar. Bu yüzden de elektronegativiteleri çok düşüktür. Genel itibariyle Ametaller için kullanılan bir sözcüktür. Bazı ametallerin elektronegativiteleri
F(flor):4 O(oksijen):3,5 Cl(klor):3 N(azot):3 Br(brom):2,8 I(iyot):2,5 C(karbon):2,5 P(fosfor):2,1 H(hidrojen):2,1
Dolayısıyla Elektronegativitesi en yüksek olan Flor'dur.

16 Aralık 2009 Çarşamba

Çözeltiler... Çözelti Çeşitleri...



Balon jojelerin ve reaktif şişelerinin içerisinde öğrencilerin hazırlamış olduğu çözeltiler bulunmaktadır.
Çözücü(çözen) ve çözünenden oluşan homojen karışımlara çözelti adı verilir. Örneğin tuzlu su çözeltisinde su çözücü, tuz ise çözünendir. Çözeltiler, çözünen madde miktarına göre derişik ve seyreltik çözeltiler olmak üzere 2'ye ayrılır. Çözünen miktarı çözenden fazla ise bu tür çözeltilere derişik çözeltiler, çözen miktarı çözünen miktarından fazla ise bu tür çözeltilere seyreltik çözelti adı verilse de bu kavramlar en az 2 çözeltinin karşılaştırılmasında kullanılır. Örneğin 20 derecede 100g. suda 20 g. tuz çözünerek hazırlanan çözelti, aynı miktarda suda 10 g. tuz kullanarak hazırlanan çözeltiye göre daha derişiktir diyebiliriz.
Ayrıca çözünen madde miktarına göre doymamış çözelti, doymuş çözelti ve aşırı doymuş çözelti olmak üzere de 3'e ayrılır.
Bu arada çözünürlüğün de tanımını yapmak doğru olacaktır. Çözünürlük, belirli bir sıcaklıkta çözücünün çözebileceği maksimum madde miktarına denir. Örneğin 20 derecede 100 g. suda en fazla 36 g. tuz çözebilirsiniz.Çözünürlük maddeler için ayırt edici bir özelliktir.
Doymamış çözelti, belirli bir sıcaklıkta çözücünün çözebileceğinden az miktarda çözünen içeren çözeltilerdir. Örneğin 20 derecede 100 g. suya 30 g. tuz ilave edip karıştırırsanız çözeltiniz doymamış çözelti olur. 35 g. da çözseniz aynı sıcaklıkta yine doymamış çözelti olacaktır.
Doymuş çözelti, belirli bir sıcaklıkta, çözücünün çözebileceği kadar çözünen madde içeren çözeltilerdir. Örneğin 20 derecede 100 g. suda 36 g. tuz çözerseniz çözeltiniz doymuş çözelti olur. Çünkü bu sıcaklıkta çözebileceği maksimum mikardır bu. Aynı sıcaklıkta 100 g. suya 50 g. tuz ilave edip karıştırısanız, çözeltiniz yine doymuş çözelti olacaktır. Ancak 50-36=14 g. çökecektir.
Aşırı doymuş çözelti ise bir çözücünün çözebileceğinden fazla miktarda çözünen madde içeren çözeltilerdir. 100g. suda 37 g. tuz çözebiliyorsanız çözeltiniz aşırı doymuştur. Ancak aşırı doymuş çözeltiler çok kararsız olduklarından, az bir çözünen kristali ilavesi ile hemen çökelir ve doymuş çözelti haline dönüşür. Aşırı doymuş çözelti sıcaklık arttırılarak oluşturulabilir. Örnek olarak ta reçel gösterilebilir. Isıtarak suda gereğinden fazla şeker çözerek oluşturulabilir. Reçel eğer şekerlenme yaparsa tekrar ısıtılarak aşırı doymuş hale dönüştürülebilir.
Sıcaklık arttırıldığında katıların çözünürlüğü genellikle artar. Sodyum sülfat gibi bileşiklerin ise azalır. Tuzların çözünürlükleri aynı sıcaklık artışlarında da farklılık gösterebilir. Bazı tuzların çözünürlüğü, sıcaklığı 50 derece arttırıldığında çok az artarken, bazı tuzların ise çok fazla artış gösterir.
Gazların ise sudaki çözünürlüğü sıcaklık arttıkça azalır. Eğer suyun içinde çözünmüş oksijen gazı olmasaydı suda yaşam olmazdı. Örneğin asitli içeceklerin sıcak ortamlarda bırakıldığında asitliğinin düşmesinin neden budur. Sıvılara asitlik sağlayan içindeki çözünmüş karbondioksit gazıdır.(CO2) Sıvıda çözünmüş CO2 gazı ne kadar fazla ise asitlik o kadar yüksektir. Fabrikalarda düşük sıcaklıkta ve yüksek basınçta gazları sıvı içerisinde çözüyorlar. Asitli içeceğin kapağını kaldırdığımızda çıkan gaz CO2 gazıdır. Gazlı içeceklerin üzerinde "soğuk içiniz" yazmasının nedeni de budur. Gazlı içeceği içtikten sonra mümkünse şişeyi sıkıp öyle buzdolabına koyarsak boşluğunu aldığımızdan dolayı, boşluğun hacmi düşeceğinden, asitliğini daha fazla muhafaza etmiş oluruz. Gazların çözünürlüğü ile ilgili "Vurgun" Olayından başka bir konuda bahsedilmiştir.

Asitler ve Bazlar... Asit ve Bazların Özellikleri ve Tuzlar



Arhenius asit-baz tanımına göre; sulu çözeltilerine H+ iyonu veren maddeler asit, OH-iyonu veren maddeler baz olarak tanımlanır. Bu tanıma göre HCl, HNO3, H2SO4, HBr, HI, HClO4 gibi maddeler asit iken, NaOH, KOH, Ba(OH)2 gibi maddeler bazdır.
Çözünme denklemleri ise aşağıdaki şekildedir:
HCl(suda) → H+(suda) + Cl(suda)
H2SO4(suda) → 2H+(suda) + SO4(suda)
NaOH(suda) → Na+(suda) + OH-(suda)
Ba(OH)2(suda) → Ba+2(suda)+ 2OH-(suda)

Lowry-Bronsted asit-baz tanımına göre; Suya H+ iyonu veren maddeler asit olduğu gibi OH- iyonu alan maddelerde asittir. OH- iyonu veren maddeler baz olduğu gibi H+ iyonu alan maddelerde bazdır. Buna göre bir asitin H+ iyonu vermiş hali, tekrar H+ iyonu alabileceği için bazdır. Aynı şekilde Bir bazın OH- iyonu vermiş hali, tekrar OH- iyonu alabileceği için bir asittir. Dolayısıyla bu çiftlere konjüge asit-baz çifti denir.
HF(suda) + H2O(s) ↔ H3O(suda) + F-(suda)
Asit Baz Asit Baz

H2O ile H3O ve HF ile F- konjüge Asit-Baz Çiftlerini oluşturur.

NH3(suda) + H2O(s) ↔ NH4(suda) + OH-(suda)
Baz Asit Asit Baz

NH3 ile NH4+ ve H2O ile OH- konjüge Asit-Baz Çiftlerini oluşturur.

Lewis Asit-baz tanımına göre; elektorn çifti alabilen maddeler asit, elektron çifti verebilen maddelere ise baz denir.
BF3 + F- ↔ BF4
ASİTLERİN ÖZELLİKLERİ
Suda iyonlaşabilirler.
Sudaki çözeltileri elektriği iletir.
Tatları ekşidir.
Mavi turnusol kağıdını kırmızıya çevirirler.
Soy netaller dışındaki metallerle H2 gazı çıkarırlar.
Örnek: HNO3: Nitrik asit(kezzap),HCl(hidroklorik asit), H3PO4(fosforik asit), CH3COOH(asetik asit-sirke asidi), sitrik asit-askorbik asit(limon asidi,HCOOH(formik asit-karınca asidi-ısırgan otunda bulunur.Ayrıca elmada malik asit bulunur.)
BAZLARIN ÖZELLİKLERİ
Suda iyonlaşabilirler.
Sudaki çözeltileri elektriği iletir
Ele kayganlık hissi verir.
Kırmızı turnusol kağıdını maviye çevirir.
Metalerle reaksiyona girmezler. Ancak Amfoter Metallerle(asitlere karşı baz gibi bazlara karşı asit gibi davranan metaller-Al, Zn, Sn, Pb, Cr) H2 gazı açığa çıkarırlar.
Örnek: NaOH(sodyum hidroksit), Ca(OH)2(kalsiyum hidroksit), Al(OH)3(alüminyum hidroksit)
KUVVETLİ ASİT VE KUVVETLİ BAZLAR
Suda yüzde yüze yakın iyonlaşabilen asitlere ve bazlara denir. HI, HCl, H2SO4 kuvvetli asite; CH3COOH, HCOOH ise zayıf aside örnektir. NaOH, KOH kuvvetli baza; NH3zayıf baza örnektir.
ZAYIF ASİT VE ZAYIF BAZLAR
Suda çok az iyonlaşabilen asit ve bazlardır.
Kuvvetli asitlerin kuvvetli bazlarla tepkimlerine Nötürleşme Tepkimeleri adı verilir. Tuz ve su oluştururlar. Nötürleşmenin tersine hidroliz adı verilir. Kuvvetli asit ve kuvvetli bazların oluşturduğu tuzlar hidrolize uğramazlar. Ancak kuvvetli asit ile zayıf bazların oluşturduğu ve zayıf asitlerle kuvvetli bazların oluşturduğu tuzlar hidrolize olurlar.
Kuvvetli asitler ile Zayıf bazların tepkimesinden asidik tuzlar,
Kuvvetli asitler ile kuvvetli bazların tepkimesinden nötr tuzlar,
Zayıf asitler ile kuvvetli bazların tepkimesinden bazik tuzlar oluşur.
Ametallerin oksijence zengin bileşikleri asidik oksitleri(CO2, NO2, SO2), metallerin oksikleri ise bazik oksikleri oluşturur.(Na2O, MgO, K2O)
Ametallerin oksijence fakir bileşikleri nötr oksitleri oluşturur.(N2O,NO)

15 Aralık 2009 Salı

Peryodik Cetvel'i İnceleyelim..



Periyodik cetvel 1861 yılında Rus kimyager Dimitri Mendeleyev tarafından tablo haline getirilmiş daha sonra bulunacak elementler içinde boşluklar oluşturmuştur. Aynı tarihlerde Lothar Meyer de buna benzer bir tablo oluşturmuş ancak Mendeleyev'inki daha işlevsel olduğundan tercih edilmiştir. 1913 te Henry Moseley bugünkü modern periyodik tabloyu oluşturmuştur. Moseley, elementlerin kimyasal davranışlarının atom ağırlıklarına değil atom numaralarına göre sıralanması gerektiğini göstermiştir. Bugünkü modern periyodik tablo bu şekilde ortaya çıkmıştır.
periyodik cetvelde satırlara priyot, sütunlara ise grup adı verilir. Toplam 7 tane satır, 18 tane sütun vardır. Dolayısıyla 7 tane periyot(periyot yörünge sayısını da ifade eder.)Ancak 8B grubu üç sütun olduğundan 16 tane grup bulunmaktadır. Periyodik Cetvel'de bazı grupların özel adları bulunmaktadır. Periyodik Cetvel'in büyük bir kısmını metaller, küçük bir kısmını ametaller, çok az bir kısmını ise yarı metaller oluşturmaktadır.
1A grubu elementlerine Alkali Metaller
2A grubu elementlerine Toprak Alkali Metaller
3A grubu elementlerine Toprak Metalleri
B grubu elementlerine Geçiş Elementleri(Metalleri)
4A grubu elementlerine Karbon Grubu
5A grubu elementlerine Azot Grubu
6A grubu elementlerine Oksijen Grubu
7A grubu elementlerine Halojenler
8A grubu elementlerine Soygazlar(Asal Gazlar) adı verilir.
En altta bulunan iki satırda ise Lantan(Atom no:57) ile aynı özelliği gösteren Lantanitler ile Aktinyum(atom no:89) ile aynı özelliği gösteren Aktinitler bulunur. Bu iki satırdaki elementlerde B grubu elementleridir.
Soygazlar en kararlı grup olduklarından bileşik oluşturmazlar. Boş orbitalleri olmadıklarından, ne elektron almak, ne de elektron vermek isterler. Diğer bütün elementler soygaz gibi düşük enerjili ve kararlı olabilmek için son yörüngelerindeki elektron sayısına(değerlik elektron sayısı) göre elektron alırlar ya da verirler. Son yörüngesindeki elektron sayısını helyuma benzetmesine dublete varma, argon,kripton gibi 8'e benzetmesine oktede varma adı verilir. Metaller elektron vermeye yatkındırlar. Ametaller ise almaya yatkındırlar.
GRUP Değerlik elektron sayısı Yükü CİNSİ
1A 1 +1 METAL
2A 2 +2 METAL
3A 3 +3 METAL
4A 4 +4 YARI METAL
5A 5 -3 AMETAL
6A 6 -2 AMETAL
7A 7 -1 AMETAL
8A 8 - SOYGAZLAR

Organik Kimyanın Tarihçesi ve Organik Çözücüler...

Organik, organizmadan türemiş yani bitkisel ve hayvansal atıklardan türemiş anlamına gelir. Organik kelimesi ilk kez isveçli kimyacı Berzelius tarafından kullanılmıştır.
Kimya bir bilim dalı olmadan önce bile insanlar, üzümden şeker elde etmesini, çeşitli meyveleri fermente ederek şarap ve sirke elde etmesini, mayalanma sonucu oluşan karışımdan damıtma ile alkol elde etmesini, doğal ürünlerden hayvansal ve bitkisel yağlar elde etmesini, sabun yapımını, indigo ve alizarin sarısı gibi bazı bitkisel boyar maddeleri biliyorlardı.
İnsanlar, ilerleyen zamanlarda bazı doğal ürünlari ısıtarak çeşitli organik bileşikler elde etmişlerdir. Bu türden çalışmalara örnek olarak odundan aseton, metanolve asetik asit karışımı elde edilişi ile amberden süksinik asit elde edilişini örnek olarak gösterebiliriz.

Bazı Organik Çözücüler

Çözücü K.N(C) ÖZELLİKLERİ
Dietil eter 35 Yanıcı
Aseton 56 Yanıcı
Kloroform 61 Yanmaz, buharları zehirli
Metil alkol 64,5 Yanıcı, zehirli
Karbon tetraklorür 77 Yanmaz, buharları zehirli
Asetik asit 118 Çok yanıcı değil, batıcı kokulu
Metil alkol(teknik) 77,8 Yanıcı
Etil alkol 78 Yanıcı
Benzen 80 Yanıcı
Petrol eteri 40-60 Yanıcı

14 Aralık 2009 Pazartesi

Yükseltgenme İndirgenme Tepkimeleri(Redoks)

Bütün yanma olaylarında, demirin paslanması, otomobil yakıtının yanması ve vücudumuzdaki yiyeceklerin sindirimi sayesinde gerçekleşen olaylarda, arabanın çalıştırılmasını sağlayan aküde, elektronik eşyaların çalışmasını sağlayan pillerde yükseltgenme ve indirgenme tepkimeleri gerçekleşir. Dolayısıyla yükseltgeyen maddeye yükseltgen, indirgeyen maddeye indirgen adı verilir. Bir element elektron verdiğinde yükseltgenir, elektron aldığında ise indirgenir. Bu bir örnekle açıklamak gerekirse, altında sepet olan kenarlarında kumlar olan bir balon düşününüz. Kumları bıraktıkça yükselir, kum aldıkça ise iner. Elektronları da negatif yüklü olduklarından bu şekilde kum torbalarına benzetebiliriz. Elementel halde maddelerin yükleri sıfır kabul edilir.
Mg + 1/2 O2 → MgO yanma tepkimesinde Mg(magnezyum)'nin yükü 0 iken 2 elektron vererek +2 ye yükseltgenmiştir. Oksijenin ise yükü O iken 2 elektron alarak -2 ye indirgenmiştir. Dolayısıyla bu bir redoks tepkimesidir.
Elementlerin yükselgenme pil potansiyelleri ne kadar yüksekse aktiflikleri de o kadar yüksektir. Aktiflik, metalleri için elektron verme kabiliyetinin, ametaller için elektron alma kabiliyetinin bir ölçüsüdür. Bir metalin elektron verme isteği ne kadar fazla ise yükseltgenme pil potansiyeli o kadar yüksektir. elektron verme eğilimi, son yörüngesindeki elektronların çok hareketli olduğunu gösterir.
Bazı elementlerin yükseltgenme yarı pil tepkimelerinin sıralanışı şöyledir:
Li(k) → Li+1(suda) + 1e- E=+3,05 V
Mg(k) → Mg+2(suda) + 2e- E=+2,37 V
Al(k) → Al+3(suda) + 3e- E=+1,66 V
Zn(k) → Zn+2(suda) + 2e- E=+0,76 V
Ni(k) → Ni+2(suda) + 2e- E=+0,25 V
Pb(k) → Pb+2(suda) + 2e- E=+0,12 V
H2(g) → 2H+ (suda) + 2e E= 0,00 V
Cu(k) → Cu+2(suda) + 2e- E=-0,34 V
Ag(k) → Ag+1(suda) + 1e- E=-0,80 V
Au(k) → Au+3(suda) + 3e- E=-1,50 V
Bütün pil potansiyelleri Hidrojenden yararlanılarak bulunmuştur.
Verilen elementlerin pil potansiyellerine bakacak olursak en aktif olan elementin Lityum olduğunu görürüz. Aşağıya doğru aktiflik düşmektedir. Dolayısıyla aktif olan bir elektrot, kendisinden daha pasif olan bir metalin çözeltisine daldırılırsa o çözeltide tepkime kendiliğinden gerçekleşir. Aksi halde tepkime kendiliğinden gerçekleşmez. Örneğin Çinko(Zn) parçası bakır metali(Cu) çözeltisine daldırılırsa tepkime kendiliğinden gerçekleşir. Çinko 2 elektron vererek yükseltgenirken, bakır ise çinkonun verdiği elektonları alarak indirgenir.Dolayısıyla çinko parçalarının kütlesi azalıp çözeltiye geçerken, bakır katı tanecikleri haline dönüşürek elektrot üzerinde toplanır.
Yükseltgenme-indirgenme tepkimelerinden yararlanarak elektrokimyasal piller yapılabilir.

Fiziksel ve Kimyasal Değişimler, Fiziksel ve Kimyasal Özellikler..

















Maddelerin dış yapısında meydana gelen değişimlere Fiziksel Değişimler adı verilir. Maddenin iç yapısında bir değişim gerçekleşmez ve eski haline dönüşümü genellikle kolay olur. Örneğin hal değişimleri(erime, kaynama, yoğunlaşma ve donma), kağıdın yırtılması, camın kırılması, mumun erimesi, şekerin suda çözünmesi fiziksel olaylardır. Dikkat edilecek olursa kağıt yırtıldığında cam kırıldığında ve buz eridiğinde başka bir maddeye dönüşmüş olmaz. Dolayısıyla fiziksel özellikler ölçülebilen ve gözlenebilen özelliklerdir. Örneğin yoğunluk, erime noktası, kaynama noktası, çözünürlük, iletkenlik, esneklik, sertlik fiziksel özelliklerdendir.
Maddelerin iç yapısında meydana gelen değişmelere ise Kimyasal değişimler adı verilir. Maddelerin iç yapısı ile ilgili özelliklere de Kimyasal Özellikler denir.
Kimyasal değişimde madde artık, başka bir maddeye dönmüştür. Eski haline dönüşüm oluyorsa, ancak kimyasalla yollarla gerçekleşebilir. Örneğin kağıt yandığında karbondioksit, su buharı ve is oluşur. Bütün yanma olayları(kağıdın, odunun, mumum yanması vs.) kimyasal değişimdir. Aslında demirin paslanması da bir yanma olayıdır ve yanma olayları oksijenle gerçekleşir. Çünkü demir paslandığında havadaki oksijenle tepkimeye girerek Demir Oksit(pas) oluşturur ve kütlesi artar. Tabi demirin paslanması çürümesi anlamına gelir. Bunun içindir ki demirlerin üzeri havadaki oksijenle temasını kesmek için, yani paslanmasını önlemek için boyanır. Bu şekilde uzun süre dayanır. Bunun dışında kimyasal değişimlere örnek olarak sütün bozunması, sütün yoğurda dönüşmesi, yemeğin bozunması, kanın pıhtılaşması, yumurtanın pişmesi ve bütün tepkimeler(asit-baz, redoks vs.) örnek olarak verilebilir.

Kimyasal Akvaryum Deneyi...


Sodyum silikatın(cam suyu) içerisine, ağır metallerin tuzlarının atılması ile ortaya çıkan akvaryum görüntüsü...

13 Aralık 2009 Pazar

Çöktürme İşlemi...



Nitel Analiz dersinde, bir çöktürme işlemi sırasında...

Çöktürmeler..


Nitel Analiz dersinde yapılan çöktürme çalışmaları...

Doymuş Hidrojen Sülfür Eldesi...(H2S)


Demir sülfür'ün(pirit,FeS2), HCl(hidroklorik asit) ile tepkimesi sonucunda çıkan hidrojen sülfür gazının saf sudan geçirilmesi ile oluşturulur.
Hidrojen Sülfür, ağız kokusununda kaynağı olan bir gazdır. Dolayısıyla kötü bir kokusu vardır.

Ayrımsal Damıtma Deneyi...


Kaynama noktaları arasındaki fark 20 santigrat derecenin altında olan sıvı-sıvı karışımları ayırmak için kullanılan bir yöntemdir. Damıtma balonunun içerisine konulan karışım ısıtılarak buharlaştırılarak yoğunlaştırılıp, bir erlende toplanması esasına dayanır. Damıtma balonunun üzerine fraksiyon kolonu bağlanır. Bu kolonun camdan yapılmış, içinde cam parçacıkları bulunan bir araçtır. Fraksiyon kolonuna soğutucu bağlanır. Soğutucuda su girişi ve su çıkışı vardır. Buharlaşan maddenin yoğunlaşarak sıvı hale dönüştüğü yerdir. Aseton-etil alkol ve su karışımını bu yöntemlere ayırmak mümkündür. Buharlaştırma işleminde önce kaynama noktası en düşük olan aseton (kaynama noktası:56 C) hızlı bir şekilde buharlaşarak fraksiyon kolunundan geçecek ve soğutucuda yoğunlaşarak erlende toplanacaktır. Erlende toplanan sıvıya "Destilat" denir. Asetonun hızlı bir şekilde buharlaştığı süre içinde sıcaklık, ısı artmasına rağmen sabit kalacaktır. Tamamen buharlaştığını sıcaklığın yükselmesinden anlarız. Sonra sıcaklık, ısı artmasına rağmen yine sabitlenecek ve etil alkol hızlı bir şekilde buharlaşacaktır. Etil alkolü ise başka bir erlene(cam bir kap) alırız. Bu şekilde karışımı bileşenlerine ayırmış oluruz.
Asetonun kaynama noktası 56 C derece
Etil alkolün kaynama noktası 78,5 C derece
Suyun kaynama noktası 100C derece

Basit Damıtma(Destilasyon)...


Katı-sıvı ve sıvı-sıvı karışımlarını biribirinden ayırmak için kullanılan saflaştırma yöntemidir. Bu deneyde tuzlu su karışımından suyu ayırmak için kullanılmıştır. Su buharlaştırılıp soğutucu yardımıyla yoğunlaştırılarak destile edilmiştir.

Etilen Gazı Eldesi...


Organik Kimya dersinde etilen gazı(C2H4) eldesi deneyi. Etilen gazının potasyum permanganat ve bromlu sudan geçirilerek bir deney tüpünde toplanması sağlanmıştır. Bromlu suyun rengini gidermesi etilen gazı elde edildiğinin göstergesidir. Toplanan gaza kibrit tutulduğunda alev aldığı görülmüştür.

Magnezyum Şeritin Yanması Deneyi...



Magnezyum şeritin yanması deneyi...
Tepkimenin denklemi ise aşağıdaki şekildedir:
Mg + 1/2 O2 ---- MgO

Elektroliz Deneyi...


Elektroliz, elektrik enerjisiyle ayrıştırma(analiz) işlemidir. Suyun elektrolizi deneyi. Suyu(H2O), kendisini oluşturan hidrojen(yanıcı)ve oksijen gazlarına(yakıcı)ayrıştırma işlemidir. İçi su dolu deney tüpleri elektroliz kabı içerisine ters çevrilip içerilerine elektrotlar geçirilerek yapılır. Daha sonra elektrotlara tutturulan bağlantı kabloları güç kaynağına bağlanır. Saf su elektrik akımını çok az ilettiği için, bir kaç damla sülfürik asit damlatılmalıdır. Bir süre sonra deney tüplerinin üst kısımlarında birbirinin iki katı kadar olan boşluklar oluşacaktır. Bunun sebebi 2 hacim hidrojenle 1 hacim oksijenin oluşmasıdır. Dolayısıyla boşluk miktarı fazla olan deney tüpünde hidrojen toplanacaktır. Hangi deney tüpünde hangi madde toplandığını yüklerden de anlayabiliriz. Güç kaynağının eksi ucuna bağlı elektrotun bağlı olduğu deney tüpünde, artı yüklü olan hidrojen toplanacaktır.
Bu şekilde suyu iyonlarına ayrıştırmış oluruz.
2H2O + Elektrik enerjisi → 2H2 + O2

Redoks(İndirgenme Yükseltgenme) Tepkimeleri, Aktiflik...


Bakır (II) sülfat(CuSO4) çözeltisinin içerisine, bakırdan daha aktif olan Çinko levha daldırılması neticesinde, Çinkonun Sülfat iyonları ile tepkime vererek bakırı açığa çıkarması deneyi.
Aslında bu bir yükseltgenme-indirgenme tepkimesidir.(Redoks)Çinko burada yükseltgenir. Bakır ise indirgenir. Tepkime ise şu şekildedir:
Zn(k) + CuSO4(suda) → ZnSO4(suda) + Cu(k)
Burada aktifliğin de tanımını yapmak yerinde olacaktır. Aktiflik, metalik ve ametalik aktiflik olmak üzere 2'ye ayrılır. metalik aktiflik bir elementin elektron verme isteğinin bir ölçüsüdür. Bir element ne kadar çok elektron vermek isterse metalik aktifliği de o kadar yüksek olur. Bir metalin elektron verme eğilimi son yörüngedeki elektronlarının(değerlik elektronlarının) hareketliliği ile ilgilidir. Metal ne kadar çok elektron vermek isterse, son yörüngesindeki elektronlar o kadar hareketlidir.
Ametalik aktiflik ise elektron alma isteğinin bir ölçüsüdür. Bir ametal ne kadar çok elektron almak isterse ametalik aktifliği o kadar yüksek, dolayısıyla son yörüngedeki elektronları o kadar sağlam durur.
Periyodik cetvelde, aynı periyotta soldan sağa doğru gidildikçe Metalik aktiflik azalırken ametalik aktiflik artar.

Potasyum Kloratın Yanması ile Potasyum Klorür ve Oksijen Gazına Dönüştürülmesi


Potasyum kloratın(KClO3), Mangan (IV) oksit(MnO2) katalizörlüğünde ısıtılarak Potasyum klorür (KCl) ve oksijen gazına(O2) dönüşmesi deneyi. Çıkan oksijen gazının dereceli bir tüp içerisinde toplanması sağlandı. Toplanan gaz miktarı tespit edildi.
Tepkimenin denklemi ise şu şekildedir:
KClO3 + MnO2 → KCl + 3/2 O2 MnO2'nin okun üzerinde yazıldığını kabul edelim. Katalizördür.

Santrifüj Cihazı'nın Kullanılması...


Sıvı içindeki katı taneciklerin çok küçük ve hafif olması durumunda ve çöktürme işleminin hızlandırılması için kullanılan bir cihaz... Numunenin, merkezkaç kuvvetinden yararlanılarak çökmesi hızlandırılır. Cihazda zaman ayarı ve hız ayarı vardır. Laboratuvarlarda bulunması gereken bir cihazdır. Analitik Laboratuvarı'nda sıklıkla kullanılır.

Asitler ve Bazların Genel Özellikleri, Asit-Baz Örnekleri

Asitlerin Genel Özellikleri 1. Tadları ekşidir.(Ancak her asidin tadına bakmak çok tehlikelidir.) 2. Sulu çözeltilerinde H+ iyonu(H3O+) ve...